SPRİNTTE
GEREKLİ OLAN NİTELİKLERİN FİZYOLOJİK
ANALİZİ
"Sprintte
gerekli olan niteliklerin, kas gruplarının biyomekanik ve metabolik özellikleri
ile motor kontrolleri göz önünde bulundurularak bir analizi yapılır. Bu üç
faktör detaylı bir şekilde incelenir.
9
haftadan fazla bir sürede, 9 öğrenciyle gerçekleştirilen bir bisiklet
ergometrisi deneyi, bu üç faktörü değerlendirmede önemli bir takım sonuçlar
sağlamaktadır."
Sprint
olaylarındaki performans bir takım farklı nitelikler gerektirir. Yapılan
çalışma, bu niteliklerden bir kaçını analiz etmemizi sağlayacaktır.
1.
Lokomosyon(hareket) ile ilgili kas gruplarının
biyomekanik nitelikleri
2.
Bu kas gruplarının metabolik özellikleri
3.
Kas gruplarının motor kontrolle
BİYOMEKANİK NİTELİKLER
Bir
kasın maksimum uzunluğunun izotonik ve izometrik ortamlarda nasıl ölçüldüğünü
hepimiz uzun zamandır bilmekteyiz. Şimdilerde uzunluk, hız ve lokomasyon ie
ilgili kol ve bacak kas gruplarının sağladığı güç arasındaki ilişkiyi
araştırmanın en kolay yolu bisiklet ergometridir. Hareketlerin farklılığına
rağmen, elde edilen bulgular koşu olatların analiz etmede kullanılabilir.
Patlayıcı hareket işlemi süresince yapılan ölçümlerin hiçbir yararı yoktur.
Kinetik enerjinin kullanımı hesaba katılmalıdır.
Prensip,
20 yıldan daha fazla bir süre önce H.Lakomy tarafından danada geliştirildi.
Fakat ölçüm alımlarının yokluğu yüzünden, uygulama zor bir hale geldi.
Günümüzde veri toplama-yükleme ve basit hesaplama sistemini kullanıyoruz. Bu
sistemler bize tekerleğin her dönüşü için yüzlerce ölçü almamızı ve böylece
kesin bilgiler elde etmemizi sağlıyor. Yapılan hareketle kıyaslandığında, elde
edilen bulguların bir değerinin olabilmesi için, bulgular tekrar gruplara
ayrılır ve pedalın her dönüşü için ortalama bir değer alınır.
Maksimum hızlanmanın
4-6 saniyelik süresinde, kol ve bacak kaslarının sağladığı güç üretiminin temel
mekanik özellikleri ortaya çıkar:
*
Maksimum güç (Pmax)
*
Bu güçle gerçekleşen hareketin hızı; optimal
güç(Vopt)
Şu
da not edilmelidir ki; tekerin hareketsizliği(interia) hesaba katılırken, bu
hareketsizliğe rağmen yada harekete karşı olan sürtünme kuvvetine rağmen, Pmax
ve Vopt değerleri aynı kalır, örneğin, 8 kg ağırlığında tekerleği olan bir
Monark bisiklet ergometrisi kullanan, oldukça iyi eğitilmiş bireyler, 25-75
kg'lık etkileri olan sürtünme kuvvetleri için aynı değerleri üretirler. Basit
olarak, sürtünme kuvveti arttıkça maksimum güce ulaşmak gittikçe zorlaşacaktır.
Kişiden
kişiye göre maksimum güce ulaşmak farklıdır. Örneğin, uluslararası yarışlarda,
maraton veya uzun mesafe koşucuları için bu 8 watt/kg, sprinterler için
18-20watt/kg'dır. Orta mesafe koşucuları ise ortalama bir değer sunarlar(Şekil
1). Optimum hızlar, ortalama olarak, aynı atlet grupları için(sırasıyla) 100
ile 145 rpm arasındadır. Optimum hız, hızlı kasılan lifler tarafından yeri
alınan kasların yüzey büyüklüğü ile yakından ilgilidir(r=0;84; P<0,05; n=8).
Kas kompozisyonunun maksimum güç ile daka zayıf bir korelasyonu vardır. Buna
karşın, Pmax ve Vopt birbirleriyle çok yakından bağlantılıdırlar. Bölgesel ve
ulusal düzeyde yapılan bir dizi disipline katılan çeşitli nitelikteki bireylerden
oluşmuş bir grupla, önde gelen İtalyan sprinterler arasında yapılan bir
karşılaştırma göstermiştir ki; en yüksek Pmax ve Vopt değerine sprinterler
ulaşmıştır.
Şekil 1. Vopt – Pmax İlişkisi
Şekil 2. Vopt’un çok düşük ve Pmaks’ın olası artışı
Ortalama
20 yaşlarında 9 öğrenci 9 hafta süren sprint geliştirme deneylerinde yer aldı.
Bu deneyde öğrenciler haftada 4 kez bir bisiklet ergometrisi üzerinde, 55
saniye dinlenme aralıklarıyla birlikte 15 maksimum hız çalışması
gerçekleştirdi. Bu çalışmayla, Vopt %3'ten daha az bir gelişme gösterirken,
Pmax %23 oranında artıyor (Şekil 2).
Bu
verilerden yola çıkarak şu sonuçlar elde edilmiştir:
-
Maksimum gücün gelişmesi için en gerekli ve
vazgeçilmez şey, hızın olabilecek en yüksek seviyede olmasıdır.
-
Bu iki niteliğin arasında, Vopt bireyin genetik
özellikleri açısından daha ilgilidir.
-
Buna karşın antrenmana daha az duyarlıdır.
Görünüyor
ki sprint için gerekli olan nitelikler, ancak yüksek oranda FT( fast tvvitch-hızlı
kasılan) liflerine sxahip olanlarda ve bu yüksek oranı, eğitim ne olursa olsun
sürdürebilenlerde görülebilir. Not edilmelidir ki; gerçekte, bunlar, kasın
metabolik niteliklerini geliştiren ve bir dizi ağır miyosinin yavaş
izoformlarıdır.
KASIN METABOLİK ÖZELLİKLERİ
Kas
biyopsisi uygulamasını zorunlu kıldığı için, birinci sınıf sprinterlerdeki
metabolik nitelikleri inceleyen çalışmalar az sayıda yapıldı. Bu nedeni
araştırmacı, her zamanki sprint eğitiminden elde ettiği verileri kullanmak
zorundadır ve bu veriler, daha sonra, birinci sınıf sprinterlerden elde edilen
birçok detayla karşılaştırılır.
9 hafta süreyle
yapılan sprint eğitim deneyi, 5 saniye süresince ve 25 saniye aralık tarla
yapılan 15 sprint koşusunda kaydedilen.dinlenme arasındaki kas kompozisyonlarının
karşılaştırılmasıyla metabolizmaya ilişkin aşağıdaki bulguları elde etmemizi
sağladı:
-
Hızlı ve yavaş kasılan liflerin dağılımı
değişmedi.
-
ATP 'nin yoğunluğu ne dinlenme sırasında nede
egzersizlerden sonra değişmedi.
-
Dinlenme sırasındaki phosphocreatine(PCr)'in
kaslardaki yoğunluğu değişmedi. Diğer tararftan egzersiz bittikten sonraki
yoğunluk, rezervlerin artışının karşılığı olarak azaldı.
-
Glikolize özellikle de phosphofructokinas(PFK)'e
müdahalede bulunan enzimlerde aktivite artışı gözlendi.; bununla birlikte,
sprint koşuları, antrenmandan sonra kaslarda laktat yoğunluğunun çok fazla bir
orana da atmasına yol açtı. Aynı zamanda kandaki lak-tat yoğunluğunda da bir
artış gözlendi. Diğer göze çarpan durum ise, klasik olarak bu 5 saniyelik sürenin
anaerobic alaktik metabolizma üzerinde taleplere yol açmasıydı.
- Sprint antrenmanları sprint koşuları süresince tüketilen oksijen miktarında artışa neden oldu.
Pist
üzerinde bu verilerin doğruluğu kanıtlanabilir. 400-800m arasındaki yarışlarda,
yarışın bitişinden 5-10 dk sonra ölçülen, kandaki laktat yoğunluklarının, yarış
süresince sürdürülen ortalama hızla direkt olarak orantılı olduğu bulunmuştur.
En yüksek değerler 400m koşularının bitiminde ölçülür. Daha sonra her litre
başına 26mmol'den fazla bir değere ulaşılabilir. Daha kısa yarışlardan sonra,
kandaki laktat oranı hala çok yüksek olur. 200m'den sonra 18-20mmol/litre,
100m'den sonra 14-16 ve 60m'den sonra 10-13mmol/litre olarak saptanır. Bu bize
anaerobik glikolizin sprint yarışlarında büyük ölçüde yer aldığını gösterir.
60m
yarışlarında da glikoliz hala enerjinin %70'ini karşılamaktadır. 200m üstü
yarışlarda kandaki laktat oranı, sahip olunan hızla ilişkilendirilebilir. Öte
yandan kısa mesafe koşularında herhangi bir korelasyon gözlemlenmemişin Çünkü
diğer faktörler, yani mekanik ya da teknik enerji üretiminden daha önemli bir
rol oynamaktadır.
Kadınlarda
ve erkeklerde kandaki laktat oranı ile hız arasındaki ilişkinin karşılaştırılması
bize şunu göstermiştir: Kadınlar erkeklerde aynı yoğunluğa ulaşırlar ama bunu
daha düşük bir hızda gerçekleştirirler. Kadın-erkek arasındaki bu performans
farklılığını enerji üretimiyle açıklamak yerine, randıman açısından açıklamak
gerekir.
REAKTİF GÜÇ
Bosca
ve Vittari tarafından önerilen tekniklerin kullanıldığı 1994 İtalya Şampiyonasına
katılan sprinterlerin üzerinde uygulanan reaktif güç ölçümleri, bize aşağıdaki
gözlemleri yapmamızı sağladı.
*
Reaktif güç mesfenin uzunluğu oranında artar.(60'tan 200m'ye doğru) (Şekil 4)
*100m'den
200m'ye kadar olan aralıklarda reaktif güç arttıkça,atlet daha uzun bir süre
en yüksek hızında kalır.
Şekil 3. Sprint hızı ve laktat
Şekil 4. Relatif güç ve sprint
*
100m yarışından sonra kandaki laktat yoğunluğu artarken reaktif güçte yükselir.
(Şekil 5).
Bu fenomenleri şu şekilde yorumlayabiliriz. Reaktif güç temas zamanında bir azalmaya neden olur ki bu da maksimum hızın sürdürülmesine yardımcı olur. Reaktif güç , optimum hıza yakın bir hızda kasların kısalmasını ve aynı zamanda daha fazla güç üretilmesin sağlayacaktır.
Kaynak: Lacour R. (1996). Physiological analysis of qualities required in sprinting. New Studies in Athletics. 11(2-3): 59-62.